Deprem, en yıkıcı ve en çok can kaybına sebep olan doğal afetlerden bir tanesidir. Dünyanın çeşitli yerlerinde sık sık olan bu doğal afet, Türkiye sınırları içerisinde de oldukça fazla bir şekilde gerçekleşir. Bir deprem ülkesi olarak adlandırılan Türkiye; Marmara Bölgesi, Ege Bölgesi ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi başta olmak üzere birçok bölgesi ile birlikte deprem riski ile karşı karşıya kalır. Özellikle bu 3 bölgenin tarihi de deprem felaketleri ile doludur. Hal böyle olunca da insanlar, depreme karşı alınabilecek en önemli önlemlerden olan, evi dayanıklı şekilde inşa etme yollarına başvurur. Tabii her ne kadar dayanıklı bir evde oturma fikri öne çıksa da, bazı denetim süreçlerinin yetersiz kaldığı durumlarda evlerin tam olarak istenen düzeyde dayanıklılığa sahip olmadığı gözlemlenir. Bu gerçeğin farkında olanlar ise, evlerinin olası bir depreme karşı dayanıklı olup olmadığını test etmek ister ve deprem dayanıklılık testi veya bir başka adıyla bina deprem testi seçeneğine başvururlar. Bu deprem dayanıklılık testleri, daire sahibi veya kiracılara bina hakkında çeşitli bilgiler sunarak ilgili binanın olası bir depremde yıkılma riskini ortaya koyar. Bu sayede de bina içerisinde konaklayan bireyler, oturdukları binayı depreme hazır bir hale getirebilme şansına kavuşur. Yapılan bina deprem testleri sonucunda riskli olarak adlandırılan binalar kimi zaman devlet tarafından, kimi zaman da binada dairesi bulunan kişilerin özel kurumlara başvuruları sonucunda “yıkım” işlemine tabi tutulur.
Binamın Depreme Dayanıklı Olup Olmadığını Nasıl Öğrenebilirim?
Özellikle tekrar eden aralıklar eşliğinde deprem tehlikesi ile karşı karşıya kalan Türkiye vatandaşlarının, düzenli olarak akıllarına binam depreme dayanıklı mı sorusu gelir. Bu sorunun cevabı ise, zaman zaman değişen prosedürler olsa da her zaman deprem dayanıklılık testi olarak cevaplanır. Çünkü bir binanın yapılış tarihi eski olsa dahi, yeni bir binaya göre depreme dayanıklı olma ihtimali daha yüksek olabilir. Buna ek olarak, yeni yapılmış bir bina da eski bir binaya göre, olası deprem durumunda yıkılma ihtimali olarak daha yüksek bir risk ile karşı karşıya kalabilir.
Genel olarak yaşı küçük olan yani yeni yapılmış binalar, eski binalara göre depreme daha dayanıklıdır. Bunun sebebi yıllar boyu süregelen tecrübeler ve bu tecrübeler ile paralel olarak gelişen prosedürler olarak gösterilebilir. Fakat tüm bu gelişmelere rağmen gece rahat bir uyku uyuyabilmek için en iyi seçenek, binanın olası bir deprem riskine karşı test edilmesini sağlamaktır.
Peki bu testleri kim veya kimler yapar? Bu testler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylı olan kuruluşlar, belediyeler ve özel kurumlar tarafından pratik bir şekilde yapılabilir. Bina sahiplerinin, yani bina içerisinde dairesi bulunan kişilerin bu kuruluşlara başvurabilmesi için iki yöntem bulunmaktadır. Bunlardan ilki kentsel dönüşüm kapsamında yapılan başvurular olarak adlandırılır. Afet riskinden dolayı binaların dönüştürülmesi hakkında çıkartılan kanuna dayanarak yapılan bu başvurular, bina risk tespiti ile başlayarak “riskli” sonuç veren binanın yıkımına kadar devam eder.
Diğer yöntem ise, özel firmalara yapılan başvuruları işaret eder. Binanın dayanıklılığı hakkında bilgi almak isteyen daire sahiplerinin yaptığı başvuru ve sonucunda binanın “riskli” çıkması durumunda daire sahipleri bu sonuca göre aksiyonlar alır. Kentsel dönüşüm başvurularının aksine, bu başvurularda riskli çıkan sonuçların neticesinde yıkım kararı zorunlu tutulmaz. Kentsel dönüşüm çerçevesinde yapılan başvurular, istenen seviyede dayanıklılığa sahip olmayan binaların yıkılması ile sonuçlanır. Fakat özel olarak yapılan başvurularda daire sahipleri, kendi isteklerine göre bir inşaat firması veya müteahhit ile anlaşarak işlemlerine devam edebilir veya herhangi bir şekilde aksiyon almadan aynı binada yaşamaya devam edebilir.
Depreme Dayanıklı Bina Nasıl Anlaşılır?
Deprem dayanıklılığı konusunda en net ve kesin bilgiler, deprem dayanıklılık testleri ile anlaşılır. Bunun dışında bir binanın veya yapının depreme karşı dayanıklı olup olmadığını gözlemleyebilmek için bakılabilecek çeşitli kriterler de bulunur. Bu kriterler şu şekilde sıralanabilir;
- Binanın Yaşı: Deprem yönetmelikleri, yıllar içinde gelişen ve değişen maddeleri içerir. Bu sebeple binanın yaşını yani hangi yılda inşa edildiğini bilmek, hangi senenin yönetmeliğine göre binanın inşa edildiğini açıklar. Bu sayede söz konusu binanın, depreme dayanıklılık konusunda değişen ve yeni gelen bilgiler doğrultusunda yapılıp yapılmadığı anlaşılır ve depreme karşı dayanıklı olup olmadığı tahmin edilebilir.
- Zemin Durumu: Zeminin bina dikmeye elverişli olup olmadığı en çok dikkat edilmesi noktalardan bir tanesidir. Öyle ki, oldukça sağlam ve doğru bir şekilde inşa edilmiş yapılar dahi kötü bir zeminde yıkıma uğrayabilir. Bu nedenle dere yatağı veya dolgu alanlar gibi zeminler üzerine inşa edilmiş binaları dikkatle incelemekte fayda vardır. Ek olarak binanın temelinde yer altı suyu olup olmaması da bu noktada oldukça önemlidir. İnşasından önce yer altı suyu tahliye edilerek temel atılmış bir bina olsa da, sonradan birikebilecek yer altı sularına dikkat edilmelidir.
- Onaylanan Projeye Uygunluk: Bina projeleri, temel atma sürecinden binanın son halini alma sürecine kadar oldukça dikkat edilmesi ve harfiyen uyulması gereken kriterler arasında yer alır. Öyle ki, projeye sadık kalınarak inşa edilmiş bir binada bile sonradan kesilen kolonlar dolayısı ile yıkımlar yaşanabilir. Bu noktada, binanın dayanıklılığını herhangi bir şekilde olumsuz etkileyebilecek işlemlerden uzak durulması gerekir. Kaçak kat veya izinsiz bir şekilde asansör yapılması da bu işlemlerden sayılabilir.
- Kiriş ve Kolon Durumu: Kiriş ve kolonlarda gözle görülebilen çatlaklar, binanın olası bir deprem esnasında ne kadar dayanıklı kalacağı yönünde ipuçları verebilir. Fakat kiriş ve kolonlar üzerinde herhangi bir çatlak görülmemesi durumunda binanın tamamen güvenilir olduğu gibi bir algı da oluşmaması gerekir.
- Binadaki Rutubet Durumu: Rutubet problemi, binaya ait olan su yalıtım sistemlerinin iyi bir şekilde yapılmadığını gösterir. Özellikle binanın alt katlarında yaşanan rutubet durumlarında, binanın taşıyıcı kolonları zarar görebilir.
Eski Binalar Depreme Dayanır mı?
Binanın yaşı, deprem dayanıklılığı konusunda oldukça önemli ve dikkat edilmesi gereken bilgileri sunar. Özellikle 1999 yılında yaşanan büyük deprem felaketinden sonra yürürlüğe giren bina denetim yasası ile binaların eskiye göre çok daha sağlam yapılması zorunluluğu getirilmiştir. Fakat zorunluluk durumu söz konusu olsa dahi, bina projelerine uyulmadan yapılan evler, zemin konusuna dikkat edilmeden dikilen binalar ve en önemlisi malzeme kalitesi konusunda titiz davranılmayan yapılar mevcuttur. Bu nedenle binanın yaşının deprem dayanıklılığı ile alakası olsa bile doğrudan doğruya ilişkilendirilmesi doğru değildir. Çünkü 30 yıllık bir binanın yeni yapılan bir bina ile kıyaslaması yapıldığında, 30 yıllık olan binanın daha sağlam ve depreme karşı daha dayanıklı olduğu örnekleri mevcuttur. Bu sebeple bir binanın deprem açısından tam olarak dayanıklı olup olmadığını tek bir kritere bakarak değil, onaylı ve güvenilir kurumların yaptıkları test sonucuna bakarak ve dikkat edilmesi gereken tüm kriterleri inceleyerek anlamak daha sağlıklıdır.
Bina test sürecine gidilirken veya test süreci devam ederken binanın yaşı ile alakalı kesin bilgilere erişmek ve buna göre araştırmalar yapmak da, bina içerisinde konaklayan kişiler için daha doğru kararlar alabilmek adına oldukça önemlidir. Her ne kadar bir binanın yaşı ile doğrudan depreme dayanıklı olmadığı tespit edilemiyor olsa da, gözlem ve detaylı araştırmalar sonucunda bir fikre sahip olmak adına bina yaşına dikkat edilebilir.
Bina Riskli Çıkarsa Ne Olur?
Bir binanın yapılan betonarme bina deprem testi sonucunda riskli çıkması, başvuru yönteminin çeşidi ile doğrudan alakalıdır. Bu nedenle binanın riskli çıkması ile alakalı olarak izlenebilecek 2 yöntem bulunur:
- Bakanlık onaylı firmalar tarafından kentsel dönüşüm çerçevesinde yapılan başvurularda riskli çıkan binalar:
Afet riski altında bulunan alanların dönüştürülmesi kanunu çerçevesinde bir binanın riskli çıkması durumunda bina yıkım süreci başlamış olur. Bu süre 60 günden az olmamak kaydı ile belirlenir. Binada bulunan daire sahiplerinden bir tanesinin yıkım kararına itiraz ettiği durumlarda ise bakanlık tarafından bu itiraz değerlendirilir ve risk raporunun doğru olduğu kesinleşir ise yıkım kararı yeniden onaylanır. Kentsel dönüşüm kapsamı içerisinde risk taşıyan binaların tespit ve yıkım sürecini başlatmak adına sadece tek bir hak sahibinin başvurusu yeterli sayılır ve süreç başlar. Ardından riskli çıkan binalarda yıkım kararı hak sahiplerine sorulmaksızın verilir.
- Özel firmalara yapılan, deprem dayanıklılığı hakkında bilgi alma amaçlı başvurularda riskli çıkan binalar
Hak sahipleri tarafından bilgi alma amacı ile yapılan bina deprem testlerinde çıkan sonuçlar, herhangi bir şekilde zorunluluk gerektiren aksiyonları içermez. Yani özel firmalara yapılan başvurular sonucunda riskli çıkan binaların kesin veya zorunlu bir şekilde yıkılması söz konusu değildir. Bu noktada binanın yıkılması veya binanın güçlendirilmesi gibi kararlar hak sahiplerine bırakılır. Onların verdiği ortak kararlar doğrultusunda ise süreçler başlamış olur. Yapılan test sonucunda riskli çıkan binanın üzerinde yapılacak herhangi bir işleme hak sahiplerinden bir tanesinin itiraz ettiği senaryoda ise, çalışmalar ancak mahkeme kararı ve hukuki süreçler eşliğinde ilerleyebilir.